TÜSİAD Şimdi Farklı Bir Fotoğrafı Sergilediği İçin mi Boy Hedefi Oldu?

Ahmet Taşgetiren yazdı...

Eklenme Tarihi: 20 Şub 2025
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 20 Şub 2025
TÜSİAD Şimdi Farklı Bir Fotoğrafı Sergilediği İçin mi Boy Hedefi Oldu?

Cahit Sıtkı Tarancı “yıllar yılı dost bildiği aynalar”ı sorguluyor böyle: “Neden böyle düşman görünüyorsunuz?” diye…

Çünkü aynalar artık şakaklara yağan karları, yüzdeki derin çizgileri, gözler altındaki mor halkaları göstermeye başlamıştır her baktığında…

İktidarın son zamanlarda yaşadığı psikolojik daralma ve bu arada TÜSİAD’a gösterdiği tepki de bunu andırıyor.

Ayna tutuluyor iktidarın getirdiği 2025 Türkiyesi’ne ve iktidar bundan rahatsız oluyor.

Demokrasi böyle bir şey oysa…

Yaptığınız görülür, ortaya konur, tepki de gösterilir.

Yapıyorsunuz ama görülmesini istemiyorsunuz.

Yapıyorsunuz ama onun insanlarda oluşturduğu kötü etkinin nasıl tepki oluşturduğunu görmek istemiyorsunuz.

Yapıyorsunuz ama, tepkilerin sizi değiştirme iradesi ortaya çıkarmasını istemiyorsunuz.

TÜSİAD’ın çıkışı sanki “Vesayet” temasını yeniden gündeme getirebilme imkânı bakımından imdadınıza yetişti. “Askeri, bürokratik, yargısal vesayet” vardı bu ülkede doğru, siyasi hayatınızda onunla mücadele ederek yol aldınız doğru, ama bakın Türkiye aynasına, siz bizzat o günlere benzer bir ülke oluşturdunuz mu? Bir tür “vesayet tekeli”nin yaşandığı ülke durumuna geldi mi Türkiye?

TÜSİAD seslendirmese onların aynaya yansıttığı Türkiye gerçekleri görülmeyecek miydi?

Hukukun muhalif alana yönelik silâh haline dönüştürüldüğü örnekleniyor, siyasetçiler, sivil toplum örgütleri, gazeteciler, sanatçılar dünyasına karşı…

TÜSİAD söylemese bu görülmeyecek mi? Haber bültenleri bunlarla dolu… İçerde parti başkanları var, gazeteciler var, iş adamları var, var… Bu şafak vakti kime karşı operasyon yapılacak, böyle bir tedirginlik yok mu bu ülkede?

Seçilmiş adamlara karşı sapır sapır kayyım ataması olmuyor mu?

Tam da bunu mu istemiştiniz yola çıkarken, yoksa bir transformasyon mu yaşandı “güç” ile buluşunca?

RTÜK Başkanı “Haberlerde yorumun da yapılması”ndan rahatsız çünkü ülkede olumsuzluk havası oluşmasına yol açıyormuş…

Emin olun hiçbir şey söylenmese haberlerde, sadece ucuz ekmek kuyruklarının, kent lokantası önünde yığılmanın, mikrofon uzatılan emeklinin söyledikleri, üstelik Silivri yolu gözükmesin diye kırpılarak verilse, yine aynadaki görüntüden rahatsız olursunuz. Milyonlarca asgari ücretlinin iç sesi yansısa kamuoyuna, işsizin iç sesi yanışa, ev kirasını ödeyemeyenin dünyası yansısa…

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün grup konuşmasında “Ey TÜSİAD” diye başlayıp TÜSİAD’a verdi veriştirdi. “Haddinizi bileceksiniz, dedi. Çöktü denilerek feveran ettikleri, yıllardır tıkır tıkır işleyen rant düzenleridir; siyasetçilere had bildirdikleri, istikrarsızlık üzerinden paralarına para kattıkları sistem çökmüştür" dedi.

Erdoğan’ın konuşmasının peşinden TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ömer Aras için soruşturma açıldı, polis gözetiminde Emniyet’e götürülmelerii talimatı verildi.

TÜSİAD’a yöneltilen öfke, aslında tüm toplumu bunaltma sonucu doğuruyor.

“Bakın iş adamlarını dövüyorlar, koca koca adamları…. sokaktaki sade vatandaşa ne yapmazlar…”

Bu duyguyu mu oluşturmak istiyorsunuz sokaklarda?

TÜSİAD’ın 4 bin 500 üyesinin ekonomi alanındaki etkinliği biliniyor. Ak Parti’nin 23 yıllık iktidarından sonra da bu etkinlik değişmedi. Belki iktidarın sağladığı imkânlarla yeni büyük iş adamları oluştu ama TÜSİAD’ın etkinliği de değişmedi. Hala kurumlar vergisinin yüzde 80’ini TÜSİUAD üyeleri veriyor.

TÜSİAD şimdi farklı bir fotoğrafı sergilediği için mi boy hedefi oldu?

ODA tv’de gördüm, Ankara Üniversitesi’nden bir bilim adamı (Prof. Dr. Metin Özuğurlu) işçi dünyasının röntgenini çekmiş. İşte fotoğraf:

-Yüzde 67’sinin son bir yıl içinde hane mali durumu kötüleşti. -Yüzde 96’sı ay sonunda birikim yapamıyor. -Yüzde 93’ü eskiyen mobilyalarını değiştiremiyor. -Yüzde 94’ü beyaz eşyaları arızalandığında tamir veya yenileme yapamıyor. -Yüzde 84’ü evden uzakta tatil yapamıyor. -Yüzde 71’i ayda en az bir kez dışarıda yemek yiyemiyor. - Yüzde 78’si hafta bir et, tavuk veya balık yiyemiyor. -Yüzde 70’si banka kredi ve kredi kartı borçlarını ödeyemiyor. - Yüzde 57’sı, aldığı borçları zamanında ödeyemiyor. -Yüzde 53’ü kira veya konut kredisi ödemelerinde zorlanıyor. -Yüzde 47’si elektrik, su, doğalgaz gibi faturaları ödemekte zorlanıyor. -Yüzde 11’i geleceğe dair iyimser değil. -Yüzde 35’i geleceği belirsiz görüyor. -Yüzde 24’ü kendini güvencesiz hissediyor.

Ne yapmalı bu fotoğrafı?

TÜRK – İş söylesin, DİSK ya da HAK – İş söylesin? Onlar söylediğinde de “Vesayet” ya da “28 Şubat” çığlıkları mı atacağız?

“Sistem çöktü” diyor TÜSİAD. İktidarda siz varsınız, sistem sizin arzunuza göre tesis edildi. Çağırıp sorabilirsiniz, medya üzerinden tehdit diliyle ayar vermeye çalışmak yerine… Anlıyorum, bu işleri “kulağa söylemek” lâzım. Kamuoyu önünde olmaz bunlar… Ama demokrasi böyle bir şey. Kamuoyu önünde söylenince denge – denetim etkili oluyor.

Aynaya bakınca iyi şeyler görmek istiyorsanız iyi şeyler yapmanız lâzım. Bakın savunma sanayiindeki yükselişi takdir etmeyen, gurur duymayan var mı?

Ama siyaseti en tepeden dizayn etme girişimleri de bırakın görülsün, bırakın tepki görsün…

İktidarın sayısal çoğunluğu var. 2028’e kadar görevi sürdürebilir. Ama iyi gitmeyen işler var. Geniş kitlelerde huzursuzluk derinleşmiş durumda. Bu huzursuzluk kimi zaman serzeniş, kimi zaman öfke tarzında kitlesellik kazanabilir. Bunun siyasi yansımalarının olması da tabii.

Bunlara karşı iktidarın, bağımsız olması gereken Yargı alanı dahil kamu gücünü devreye sokması en yanlış olan tavırdır.