Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ev sahipliğindeki Türkiye-Rusya-İran Üçlü zirvesi sona erdi.
Liderler toplantının ardından ise ortak bir basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Erdoğan şunları söyledi:
"Görüşmelerimiz her açıdan olumlu geçti.
Suriye'de siyasi çözüm umutlarını yeşertecek önemli kararlar aldık.
DEAŞ'la mücadele altında terör örgütlerine verilen desteğn kabul edilemez olduğunu vurguladık.
İdlib'te tırmanan gerginlik bugünkü görüşmelerimizin ortak noktalarından biriydi.
ABD ile iki hafta içerisinde arzu ettiğimiz sonuca ulaşamazsak kendi hareket planımızı uygulayacağız.
Suriye sınırımız boyunca bir terör oluşumuna rıza göstermeyeceğimizi ifade ettim.
Nihai hedefimiz Suriye'nin kuzeyinde bir barış koridoru tesis ederek, ülkenin bölünmesini engellemektir.
Artık Suriyelilerin ülkelerine güvenli ve gönüllü bir şekilde geri dönüşlerine yoğunlaşmamız gerekiyor.
Fırat'ın doğusundaki barış koridoru mülteciler için de korunaklı bir liman olacaktır. Ülkemize sığınan en az 2 milyon Suriyeli kardeşimizin bu bölgeye yerleştirilebileceğini düşünüyoruz. Geri dönecek Suriyeliler için yeni yerleşim alanları inşa edilmesi mümkündür. Türkiye olarak bu konuda her sorumluluğu almaya hazırız. Hem Rusya ve İran'la hem de uluslararası toplumun diğer üyeleriyle Suriyeli mültecilerin gönüllü geri dönüşü için çalışmak istiyoruz."
Ruhani'nin açıklamalarından satır başları:
''ABD Suriye'de teröristleri destekledi, Suriye'yi bölmeye çalıştı. Bu kabul edilebilir değil.
Hepimiz Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve yasal birliğine saygı duyuyoruz. Halen İdlib'de terörist örgütler bulunmaktadır. 9 seneden beri Suriye halkı eziyet çekmektedir. Hepimiz teröristlere kimlerin destek verdiğini biliyoruz. İdlib'deki teröristlerle mücadele etmeliyiz ve Suriye devletine yardımcı olmalıyız. Aynı şekilde de Fırat'ın Doğusu'nda da ABD destekli terörist gruplar etkindir.'
(Suriye'de) Anayasa Komitesi tamamen oluştu. Bir an önce çalışmalarına başlamasını ve anayasayı revize etmesini umut ediyoruz."
Putin'in açıklamaları:
"Suriye'de barışa ve istikrara siyasi yollarla ulaşmak mümkün olacaktır. Suriye'nin toprak bütünlüğünü destekleyen üç ülkeyiz. Üç garantör ülkesinin toplantıları uzman düzeyinde devam edecektir. Önümüzdeki Astana toplantısı Ekim ayında Kazakistan'ın başkenti Nur Sultan'da yapılacaktır.
Anayasa Komitesi'nin listesi onaylanmıştır. İdlib'de gerginliğin azalması için mutabık kaldık. Bu konuda ilave adımlar atacağız. Biz terörün yok edilmesi için Suriye ordusuna kısıtlı operasyonlarda destek vereceğiz. Bizim mutabakatımız terör örgütlerini kapsamamaktadır. Eğer uluslararası örgütler Suriye'de barışın sağlanmasını istiyorsa, yardım sağlamalıdırlar. Sayın Erdoğan'la ikili görüşmemizde Rusya-Türkiye ekonomik ilişkilerini değerlendirdik. Bizim askeri-teknik alanda işbirliğimiz pekişmektedir. Türkiye'ye altı milyondan fazla Rus turist gelecektir."
SORU-CEVAP
Anayasa Komitesi'ne ilişkin soru
Erdoğan: "Pürüz kalmadı diyebilirim. İnanıyorum ki komite çalışmalarına başlayacak. Ortak yaklaşımımız da bu. Tarih vermek doğru olmaz ancak başlık olarak Cenevre süreci diyebiliriz buna. Cenevre süreci bu işin belirleyicisi olacaktır. Hızlandırmak üç ülke olarak bizim amacımız. Soçi'de attığımız mutabakatlarlada bu konuda neticeye varmak arzumuz.
Ruhani: "Anayasa Komitesi konusunda çok fazla görüşme yaptık. Bugün bu komite tamamen oluşmuş durumda. Umuyoruz ki yakın zamanda çalışmalarına başlayacaktır. 2020-2021 yıllarına kadar Suriye'de seçimler için uygun atmosferin oluşmasını umuyoruz. Sanırım komitenin işlerine başlaması için yakın gelecekte uygun bir ortam hazırlanacaktır. Anayasanın revize edilmesi çok ince bir iştir. Her kesimin görüşleri ve çıkarları adilane bir şekilde yeni anayasada göz önüne alınmalıdır. Başlangıcı zor olmasına rağmen bunun ileride meyve vereceğini düşünüyorum. Bu süreç zor olacaktır ama hepimiz destek vermeliyiz" ifadeleriyle yanıt verdi.
Putin: "Komitenin çalışmaları Suriye'deki siyasi çözüme katkı yapacaktır. Suriye hükümeti ve muhalefetiyle çalışmalar yaptık. Sayın Erdoğan bu noktada çok önemli çalışmalar yaptı. Usuller konusunda anlaşmamız lazım. Bu komitenin üyeleri dışarıdan baskı görmemelidir. Bizler üç garantör ülke olarak katkı sağlayacağız. Anayasa Komitesi için bir süre koymak istemiyorum. Aşırı gruplar bunu baltalamak isteyebilir çünkü onlar savaştan para kazanıyorlar. Suriyeliler kendi sorunlarını çözmeli bizde buna katkı sağlamalıyız.
Güvenli bölgeye ilişkin soru
Putin: Yeni bir şey söylemeyeceğim, tekrarlamak istiyorum. Bölgede Türkiye dahil bütün ülkeler kendi milli güvenliğini koruma hakkına sahiptir. Bu da paralel olarak Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız. Güvenlik konuları çözülecekse bundan sonra Suriye toprak bütünlüğünün tamamı sağlanacaktır. Bütün yabancı unsurların Suriye'den çekilmesi gerekir.
Erdoğan: Güvenli bölge meselesini ele aldık. Son günlerde yazılı ve görsel medyada barış koridoru diye de geçmeye başladı. Şöyle izah edeyim, güvenli bölge konusunda Sn. Trump 20 mil derinlik diye bir ifade kullandı yani yaklaşık 30 km. Tabii bunu eğer şöyle en doğudan en batıya aldığımız zaman 911 km'lik bir sınırımız var. Bu sınır içerisinde Türkiye'deki gibi 3,6 milyon Suriyeli var. Biz 40 milyar doları şu ana kadar mültecilere yardım yaptık. Peki BM ve AB'den gelen nedir diye baktığımızda yaklaşık 7 milyar Euro.
Tabi bunlar bizim milli bütçemize girmiyor. STK'lar vasıtasıyla AFAD'a, Kızılay'a geliyor. Onlar da bu harcamaları mülteciler için yapıyor. Bu çalışmalara devam ediyoruz. Bunun yanında attığımız adımlarla beraber bu bölgede ne yapabiliriz, şu ana kadar konuştuk, konuşmaya devam edeceğim, ülkemizde bulunan mültecilere bu söylediğim 30 km derinlik ve 911 km'den vazgeçtik, 450 km'lik bir bölgede konutlar yapalım diyoruz. Çünkü bu çadır hayatıyla mı bu insanlar bu hayatına devam ettirecek. Buralarda kalkıp şöyle 200-250 metrekare kapalı ve bir o kadar da açık alan olmak üzere ailelere bu tür konut inşaası yapalım diyoruz. Kapalı alanda kalmaları, açık alanda ekip biçmeleri için. Hastane, okul yapalım ve iş imkanı hazırlayalım, burada BM Güvenlik Konseyi ülkeleri bu işin içerisinde olmalı. Örneğin ben Merkel, Macron ve Suudi veliaht prensiyle bunu görüştüm.
Yine bu bir uluslararası destek kampanyasına da dönüşebilir. Bu şekilde bir adım atmak suretiyle inşa ve ihya hareketine girersek bu insanları kendi topraklarına taşımış oluruz. Tabi bir de bunların lojistik desteği, o da havadan güvenlik desteğidir. Bu konuda mutabakat sağlanır ve adım atılırsa bu insanlar da o çadır hayatından kurtulmuş olurlar diye düşünüyorum.
ZİRVE ÖNCESİ BASIN AÇIKLAMASI
Toplantı öncesi düzenlenen basın açıklamasında konuşan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Toplantının ülkemiz, bölgemiz ve Suriye için hayırlı olmasını diliyorum. Üçlü zirve süreci önemli başarılara imza attı. Zirve toplantıları vesilesiyle son iki senede Suriye'de barış, güvenlik ve istikrarın yeniden tesisi için işbirliğimizi derinleştirdik.
ERDOĞAN: BARIŞIN SAĞLANMASI İÇİN DAHA FAZLA SORUMLULUK ALMALIYIZ
Barışın sağlanması için daha fazla sorumluluk almalıyız. Bugünkü toplantımızda, İdlib, Fırat'ın Doğusu, Suriyeli mülteciler meselelerini ele alacağız. Ülkemiz en sıkıntılı dönemlerinde Suriye halkının yanında olmuştur. Suriye'nin toprak bütünlüğü ve kalıcı çözümde tam mutabakat var.
Çobanbey'deki hastaneyi hedef alan terör saldırısı, bölücü örgütün vahşi yüzünü bir kez daha göstermiştir."
RUHANİ: BAZILARININ REJİMİ DEĞİŞTİRME ÇALIŞMASININ ÖNEMİNİ YİTİRDİĞİNİ GÖRÜYORUZ
Ruhani'nin açıklamalarından satır başları ise şöyle:
"Suriye konusunda ortak ilkelere vurgu yapmayı gerekli görüyorum. Suriye'nin toprak bütünlüğü ve egemenliği hususlarına ciddi bir şekilde riayet edilmeli. Suriye'ye istikrar ve huzurun geri dönmesi için tüm zemin sağlanmalıdır. Türkiye, Rusya ve İran'ın gündemi barışçıl çözüm, terörizmle mücadele, anayasa komitesinin kurulması ve ülkenin yeniden onarımı yolunda gösterilen çabalardır.
İran, geçmişte olduğu gibi Suriye krizinin sadece siyasi yolla çözülebileceğine inanmaktadır. Suriye hükümeti ve halkı çeşitliliğini de dikkate alarak geleceğini belirleme gücüne sahiptir. Suriye'deki çatışmalar dokuzuncu yılına girerken bazılarının rejimi değiştirme çalışmasının önemini yitirdiğini görüyoruz. Terözimle mücadeleye devam edilmelidir aynı zamanda sivil halk tehlikeye atılmamalıdır. İdlib mütabakatı beklendiği gibi gitmedi. İdlib'de teröristlerin kontolündeki bölgeler artış göstermiştir. Teröristlere hiçbir zaman müsamaha gösterilmemelidir. Özgür ve bağımsız bir Suriye, işgal ve dış tehditlere uzak bir Suriye gerekmektedir.
"ADANA MUTABAKATI İKİ TARAFIN ENDİŞELERİNİ GİDEREBİLİR"
Yabancı güçler bugün ya da yarın bölgeyi terkedecektir fakat biz komşular burada olacağız. Adana Mutabakatı'nın gerçekleştirilmesi iki tarafın endişelerini giderecek bir olgu olabilir. ABD Başkanı geçen yıl askeri güçlerini Suriye'den çekeceğini söylemiştir. Bu sözlerin akıbeti onun diğer sözleri gibi oldu. Amerikan güçlerinin bir an önce bölgeyi terk etmesi, Suriye'nin Fırat'ın Doğusunda da egemenliğini sağlaması önemlidir.
ABD'nin Suriye'de asker bulundurması meşru değildir, ABD güçleri bir an önce bölgeyi terk etmelidir
PUTİN: İDLİB'DEKİ ÇATIŞMALAR ENDİŞE VERİCİDİR
Putin'in açıklamalarından satır başları ise şöyle:
"Ortak çabalarımızla Suriye topraklarında istikrar sağlanmıştır ve şiddet seviyesi düşürülmüştür. Suriye'deki aşırı gruplarla mücadele önemli bir konu. Çatışmalar endişe vericidir ve İdlib'de bu güçlerin faaliyetleri son zamanlarda aktif bir hale geldi. Bu bölge teröristlere bir sığınak olmamalıdır. Terörist tehdidi yok etmek için ilave bir adım atmamız lazım.
Suriye'nin nüfuz alanlarını bölmek kabul edilemezdir. Türkiye, Rusya ve İran ülke düzenini yeniden tesis etmek ve sosyal, ekonomik canlandırmayı gerçekleştirmek için katkı sağlayacaktır. 2018 yılı temmuz ayında itibaren 390 bin kişi Suriye'ye döndü. Değerli meslektaşlarım, eminim ki bugün yaptığımız görüşmeler yapıcı olacaktır ve Suriye'deki krizin çözümüne kalıcı katkı sağlayacaktır."