UHİM'den İslamofobi açıklaması

Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi'nce hazırlanan 'Avrupa'da Yükselen Ayrımcılık: Nefret, İslamofobi ve Irkçılık' raporunda 'BM İslamofobi'yi şuç olarak kabul etmeli' denildi.

Eklenme Tarihi: 13 May 2015
2 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
UHİM'den İslamofobi açıklaması

Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi'nce (UHİM) hazırlanan "Avrupa'da Yükselen Ayrımcılık: Nefret, İslamofobi ve Irkçılık" raporunda, ''Avrupa'da Müslümanların maruz kaldığı ayrımcı uygulamaların, nefret içerikli söylemlerin ve fiziksel saldırıların 'islamofobi' kavramıyla ele alındığı ancak 'İslam korkusu' anlamına gelen bu kavramın mevcut durumu yansıtmadığı, Müslümanlara yönelik şiddetin temelinde korku değil düşmanlık olduğu'' bildirildi.

UHİM Başkanı Ayhan Küçük, Üsküdar'daki Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen toplantıda rapora ilişkin basın bildirisini okudu.

Küçük, raporun temel hedefinin nefret, islamofobi ve ırkçılık bağlamında Avrupa'da yaşayan göçmenlerin karşı karşıya kaldığı süreçleri irdelemek ve tartışmaya açmak olduğunu belirtti.

Hazırladıkları raporda ulaştıkları sonuçlara ve konuyla ilgili çözüm önerilerine ilişkin de Küçük, şu bilgileri verdi:

"Yabancı kökenliler, Avrupa ülkelerinde nüfuslarıyla kıyaslanamayacak ölçüde düşük bir siyasi temsile sahiptir. Yabancılara ilişkin konularla ilgili yasal düzenlemeler ön yargılı, yetersiz ve hakkaniyetten uzak bir anlayışla sürdürülmektedir. Müslümanların maruz kaldığı ayrımcı uygulamalar, nefret içerikli söylemler ve fiziksel saldırılar 'islamofobi' kavramıyla ele alınmaktadır. Ancak 'İslam korkusu' anlamına gelen bu kavram mevcut durumu yansıtmamakta, Müslümanlara yönelik şiddetin temelinde korku değil düşmanlık olduğu görülmektedir.

Eğitim alanında yabancılara karşı uygulanan ayrımcılık anaokulu safhasından başlamakta ve çok acı sonuçlar doğurmaktadır. Çocukların akademik hayatını tayin etmekte belirleyici rolü olan ve henüz ilkokul çağında gerçekleştirilen yönlendirmelerde çifte standart uygulanmaktadır.''

Avrupa'da Müslümanların maruz kaldığı ayrımcı uygulamaların, gündelik hayatın her alanına sirayet ettiğini vurgulayan Küçük, Müslüman ailelerin ev kiralamakta zorlandığını, başörtülü ya da sakallı bir Müslümanın bu görünüşü sebebiyle işten çıkartıldığını, isminden Müslüman olduğu anlaşılanların iş başvurularının çoğunlukla dikkate alınmadığını, okul idarelerinin düzenledikleri organizasyonlara Müslüman velilerin katılmasını engellediğini, başörtülü kadınların fitness, havuz gibi spor komplekslerine kayıt yaptırırken sıkıntı yaşadığını kaydetti.

Çözüm önerileri

Medya organları ve siyasilerin 11 Eylül ve DAEŞ üzerinden oluşturduğu algının, Müslümanlara karşı gerçekleştirilen nefret suçlarında çok ciddi artışa sebebiyet verdiğine işaret eden Küçük, Avrupa'da ayrımcılık sorununun ortadan kaldırılması için hayata geçirilmesi gerektiğini düşündükleri çözüm önerilerini şöyle sıraladı:

''Avrupa devletleri, topraklarına gelen ve nesillerdir kendi ülkelerinde bulunan yabancı kökenli vatandaşlarını artık kendi öz unsuru olarak kabul etmeli ve kıtaya sonradan gelen milyonlarca insana diğer vatandaşlarıyla eşit şartlarda muamele etmelidir. Yabancı kökenlilerin haklarını koruyacak yasal düzenlemeler hızlı bir şekilde hayata geçirilmeli, yabancıların tehlike altında olan can ve mal güvenlikleri sağlanmalıdır. Bu konuda Avrupa ülkelerindeki idari yapıların yanı sıra, BM ve AB gibi uluslararası kuruluşlar da ikna edici adımlar atmalıdır.

BM nezdinde islamofobi bir suç olarak kabul edilmeli ve gerekli cezai müeyyideler yasalara bağlanmalıdır. 'İslamofobi' kavramının bizzat kendisinin islamofobik bir kavram olduğu gerçeğinden hareketle, Müslümanların maruz kaldığı ayrımcı politikalar ve şiddeti ifade etmek üzere 'İslam düşmanlığı', 'İslam karşıtlığı' ve 'Müslüman düşmanlığı' gibi ifadeler tercih edilmelidir.''