Ülkemiz, insanımız kime emanet?
Halkımızın; güven duyup bizi adaletlice idare etsin diye başa getirdiği insanlar, adaletli ve huzurlu bir toplum meydana getireceğine maalesef takım idare eder gibi ülke yönetiyor, insanları kutuplaştırıyor, tarafgir yapıyor ve sanki birbirleriyle kavga etmeleri için öncelikle kendileri her gün kavga örnekleri gösteriyorlar.
Hangi kanalı açsak bir parti lideri diğerinin belden aşağı sözlerini yine kendisi belden aşağı sözlerle eleştiriyor. Bu mudur idarecilik, bu mudur yöneticilik? Neden doğrular konuşulmuyor? Niçin birileri hata ettiğinde hatasını kabul etmiyor? Aslında bunun sebebi açık ve net: Bu ülkede artık şahsiyetler değil, makamlar korunmaya çalışılıyor. “Makamımı kaybetmeyeyim de ben kazanayım da nasıl olursa olsun. Yalancı mı olmuşum, şahsiyetim mi zedelenmiş umurumda değil. Koltuğumu korumak için her yol mubahtır benim için” anlayışı hâkim olmuş her tarafta…
Herkes Sus Pus!
Bu ne hal böyle! Medyasından iş dünyasına, siyasetinden yazar-çizerlerine kadar herkes doğrulara karşı sus pus. Herkes hangi taraftan ulufe alıyorsa yani maddi çıkarları kimin yanındaysa o tarafın doğrularını da yanlışlarını da savunuyor. Bu mudur adalet, bu mudur hak hukuk? Hepiniz demokrasinin havarileri olduğunuzu söylüyordunuz. İnadına demokrasi, sonuna kadar demokrasi diyordunuz. Demokrasiyi bize iyi öğrettiniz. Biz şunu çok iyi öğrendik ki demokrasi; kendi zümrelerinin çıkarlarını gözeten; kalbi, vicdanı, ahlakı değil koltuklarını korumayı dikkate alan ve yalandan beslenenlerin sistemiymiş!
Artık bu olanlara dayanamıyoruz ve avazımız çıktığı kadar sitem ediyoruz; Ey Müslümanları gerici diye damgalayan sol medya! Ey insanları paralelci, ruscu, işidci, bilmem neci diye zan altında bırakan havuz medyası! Ey makamları için haksızlık yapan ya da haksızlığa göz yuman siyasi liderler! Artık bu halkın genleriyle oynamayı bırakın. Birazcık olsun makamınızı ve itibarınızı değil de Allah’ın huzurunda nasıl hesap vereceğinizi düşünün ve şu tarafgirlik kamburundan kurtulun!
İkiyüzlü siyaset ile medyanın çirkin yüzünün ortaya çıkması için vicdan sahiplerini susmamaya davet ediyorum. Bu ülkede hala vicdan sahiplerinin olduğunu düşünüyor, Alparslan Kuytul Hocaefendi'ye ve Furkan Hareketine yapılan muameleyi onların takdirine bırakıyorum.
Alparslan Kuytul Hocaefendi 17-25 Aralık olaylarıyla ilgili “bu bir darbedir girişimi gibi görünüyor” dedi, havuz medyası bunu her yerde öve öve manşet yaptı. Hocaefendi hükümetin Suriye politikasını eleştirdi ve böyle olmamalıydı, eğitimsiz ve teşkilatsız Suriye halkı sokağa dökülmemeliydi dedi –ki geldiğimiz durum ortada- bu kez de havuz medyası tarafından düşman ilan edildi. “Rus uçağını düşürmek hataydı” dedi havuz medyası işte size “Ruscu Hoca” diyerek linç girişiminde bulundu. Şimdi kendileri de bu hatayı kabul ettikleri halde hala yüzleri kızarmadan aynı konuyu dillendirebiliyorlar…
Kayyım atamalarıyla ilgili “suçluya ceza verilir ama şahsi mülke el konulmaz” diyerek hukuki noktadan konuştu, (Bunu hâkimler de savcılar da avukatlar da biliyor) aktroller tarafından “paralelci hoca” ilan edildi.
Ensar Vakfı olayında “bir kişinin hatası ile bir vakıf suçlanır mı, suçluyu kınıyorum ve cezası verilmeli” dedi bu sefer devreye sol medya girdi; işte size “tecavüzü savunan hoca” diyerek iftira kampanyası başlattı ve yine aynı medya, Hocaefendi'nin Ankara’da CHP’li Yenimahalle Belediyesine ait olan Kültür merkezindeki konferansı için “gericilere salon mu veriyorsunuz” diyerek kurum ve kuruluşları baskı altına almaya çalıştı.
İşte size medya, işte size siyaset ve işte geri kafalılık örnekleri: baskı, şantaj, tehdit, iftira, zor kullanarak engelleme… Bu kılıfların altına girdirerek 80 yaşındaki dedeler bile hapse atılıyor.
YAZIKLAR OLSUN
Herkes çıkarı olduğunda övüyor, çıkarı yok ise ya karalıyor ya da susarak dilini yutmuş gibi sessizliğe bürünüyor. İşte bu zihniyeti, takım tutar gibi tarafgirlik anlayışıyla ülke idare edenleri, onların kalemşorluğunu yapan medyayı kınıyor ve YAZIKLAR OLSUN diyorum.
Bu yapılanları vicdan sahiplerinin takdirine bırakıyorum.
Nerede adaletle idare edenler? Nerede adaletle muhalefet edenler? Nerede adaletle konuşanlar, yazanlar-çizenler? Sesiniz soluğunuz mu kesildi?
Şaban SILA