Üzeri karalanan satırlar ve ‘devlet sırları’: ABD Yemen’deki sivil ölümlerini tespit edemedi

Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon Amerikan malı silahlarla sivilleri öldürdü fakat ne Dışişleri Bakanlığı ne de Savunma Bakanlığı (Pentagon) bu ölümleri kayıt altına aldı. Dahili bir hükümet raporunda yer alan bilgilere göre ABD Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı, Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun Yemen’deki savaş sırasında sebep olduğu sivil kayıpları ve bu ölümlere neden olan Amerikan menşeili … Üzeri karalanan satırlar ve ‘devlet sırları’: ABD Yemen’deki sivil ölümlerini tespit edemedi Devamı »

Eklenme Tarihi: 20 Haz 2022
7 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 20 Haz 2022
Üzeri karalanan satırlar ve ‘devlet sırları’: ABD Yemen’deki sivil ölümlerini tespit edemedi

Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon Amerikan malı silahlarla sivilleri öldürdü fakat ne Dışişleri Bakanlığı ne de Savunma Bakanlığı (Pentagon) bu ölümleri kayıt altına aldı.

Dahili bir hükümet raporunda yer alan bilgilere göre ABD Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı, Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun Yemen’deki savaş sırasında sebep olduğu sivil kayıpları ve bu ölümlere neden olan Amerikan menşeili silahların kullanımını takip etmekten aciz kaldı.

Devlet Mesuliyet Ofisi tarafından hazırlanan raporda, Yemen’in kontrolü için Husi isyancılarla savaşan Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonun son yıllardaki saldırılarına odaklanıldı. BAE’nin de iştirak ettiği Arap ittifakı bu savaş boyunca kendilerine Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon’un onayı ile temin edilen Amerikalı şirketlerin ürettiği savaş jetleri ve mühimmatlarını kullandı.

“ABD sivil ölümlerini engellemedi”

Söz konusu rapor, 2015’ten 2021’e kadar olan zaman dilimine yani Obama, Trump ve Biden hükümetlerinin hepsinin görevde olduğu bir döneme odaklanılarak hazırlandı. Bu rapor, ABD hükümetlerinin Yemen’deki sivil ölümleri engelleme hususunda sınıfta kaldığının altını çizen ve bizzat devletin kendi kurumları tarafından ortaya konulan ikinci rapor oldu. 2020 yılının ağustos ayında Dışişleri Bakanlığı Başmüfettişi imzasıyla yayımlanan raporda da Amerika Birleşik Devletleri’nin sivil ölümlerini azaltma hususunda gerekli önlemleri almadığı vurgulanmıştı.

Bu yeni raporun Biden’ın Suudi Arabistan’a yönelik yaz aylarında gerçekleştirmeyi planladığı ziyaretten önce sızdırılması dikkat çekti. Suudi Arabistan’ın insan hakları ihlalleri, Yemen’deki toplu katliamları ve ABD’de oturma izni olan bir gazeteciyi öldürmesi nedeniyle “dışlanmış birisi haline getirileceğini” söylemesine rağmen Sayın Biden gerçekleştireceği bu ziyaretle hem Suudi yönetimi hem de Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile bağlarını yeniden sıkılaştırmayı hedeflemektedir.

Devlet Mesuliyet Ofisi henüz resmi olarak raporu yayımlamadığı için, Amerikalı yetkililer isimlerinin açıklanmaması şartıyla kaynak olmayı kabul etti. Raporun “hassas fakat gizli değil(olmayan)” olarak tanımlanan bir versiyonu devlet yöneticilerinin ve siyasetçilerin ofislerinde görüldü. Bir bütçe kanunu çalışmaları kapsamında bu raporun hazırlanmasını bizzat Kongre talep etti.

Mesuliyet Ofisinin internet sitesinin “erişim engelli raporlar” kısmında “Yemen: Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı, Suudi Arabistan ve BAE’ye Verilen Askeri Desteğin Siviller Üzerindeki Etkileri Hususunda Daha Fazla Malumata İhtiyaç Duymaktadır” başlıklı bir doküman bulunmaktadır.

Sitedeki bilgiye göre bu çalışmanın yayımlanma tarihi 27 Nisan 2022. Yönetim kademesi raporun içeriğinin gizli bilgiler veya “kontrollü gizli olmayan bilgiler” barındırdığı yönünde görüş bildirdiği için halka açık şekilde yayımlanmasının yasaklandığı notu da yine sitede yer almaktadır. Yetkililerden alınan bilgilere göre Dışişleri Bakanlığı, Mesuliyet Ofisi ile iletişime geçerek raporun bazı bölümlerinin “devlet sırrı” olarak nitelendirilmesi talep etti.

Devlet Mesuliyet Ofisi de bazı önemli satırların karartılmasını istedi.

Devlet Mesuliyet Ofisi sözcüsü Sarah Kaczmarek tarafından yapılan basın açıklamasında kurumun bu ay içinde söz konusu raporun halka açık bir versiyonunu yayımlamak için Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon’dan onay beklediğini ifade etti.

Birçok yetkili, Dışişleri Bakanlığı’nın bu süreçte son derece vahim bilgileri halktan gizleyebileceğinden duydukları endişeyi açıkça dile getirdi. 2020 yılında sivil zayiatlar hakkında hazırlanan raporun bazı kısımları, o dönemki Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun bakanlık başmüfettişine baskı uygulaması neticesinde “devlet sırrı” kategorisine alındı. Devlet sırrı kategorisine alınan bu kısımların bazıları Kongre üyelerinin dahi erişim sağlayamayacağı şekilde karartıldı.

Halihazırdaki Dışişleri Bakanı Antony J. Blinken bu eski raporun “devlet sırrı” olarak üstü kapatılan kısımlarının erişime açılması için herhangi bir emir vermedi.

“Sivillerin öldürüldüğü saldırılarda Amerikan silahları kullanıldı”

Dışişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü, kurumun bu konu hakkında herhangi bir yorum yapamayacağını zira raporun yayımlanma onayı sürecinin devam ettiğini ifade etti. Pentagon da benzer şekilde bir yorum yapmayı reddetti. Yemen merkezli bir organizasyon olan ‘Mwtana for Human Rights’ isimli STK’nın ortak kurucularından birisi olan Radhya Almutawakel konu ile alakalı olarak şunları söyledi: “Suudi Arabistan ve BAE’nin Yemen’de gerçekleştirdiği saldırılar siviller üzerinde devasa bir etki yaratmaktadır. Bu saldırıların birçoğunun ardından yapılan çalışmalarda Amerikan yapımı silahların izine rastlıyoruz. Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon’un, Suudi Arabistan ve BAE liderliğindeki koalisyonun neden olduğu sivil ölümlerin kayıt altına alınıp soruşturulması için gerekli önlemlere ve prosedürlere sahip olmaması utanç verici bir durumdur.”

Almutawakel ayrıca Biden hükümetinin BM İnsan Hakları Konseyi bünyesinde bağımsız bir soruşturma mekanizması kurulmasına yardımcı olarak Yemen’deki katliamların sona erdirilmesi hususunda kararlı olduklarını ispatlayabileceğini düşündüğünü ifade etti.

Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon yetkilileri ABD’nin, sivil zayiatlarından kaçınılması hususunda Suudi Arabistan’a sürekli yüksek seviyeli baskı uygulandığını ve vakaları daha iyi tetkik edebilmeleri için Suudları eğitmek için düzenli aralıklarla ekipler gönderdiklerini söyledi.

Aynı yetkililer, BM tarafından hazırlanan ve 2021 dahil olmak üzere son üç yıldır hava saldırıları nedeniyle hayatını kaybeden sivillerin sayısının düştüğünü gösteren rapora da dikkat çekti. Bu rapora göre 2500 sivil kaybının 185’i hava saldırıları neticesinde gerçekleşti.

Raporda, hava saldırıları nedeniyle gerçekleşen sivil zaiyatların senenin sonuna doğru dik bir şekilde tırmandığının altı çizildi. Raporda verilen toplam sivil kayıplar istatistiğinin içinde Husilerin neden olduğu ölümler de dahildi.

Konu ile alakalı çalışmalar yürüten yetkililerin dediklerine göre sızdırılan yeni rapordaki en dikkat çeken çıkarım hem Dışişleri Bakanlığının hem de Pentagon’un sivil zayiat konusunda kâfi miktarda veri toplamakta ve Amerikan malı silahların kullanımını takip etmekte başarısız olmasıdır.

“ABD sivil ölümlerini araştırmıyor”

Bir Pentagon yetkilisinden alınan bilgilere göre ABD devlet kurumları, Yemen’de gerçekleşen ölümleri değerlendirmek için açık-kaynak istihbarat bilgileri kullanmakta olup saldırıların yaşandığı noktalara intikal edebilecek türde askeri personele söz konusu ülke sınırları içinde sahip değildir. The New York Times tarafından geçen yıl yayımlanan bir dizi çalışmada ABD saldırıları neticesinde Afganistan, Irak ve Suriye’de çok sayıda sivilin yaşamını yitirdiği ve devletin bu ölümleri soruşturmaktan nasıl aciz kaldığı işlenmişti.

Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon tarafından gerçekleştirilen hava saldırıları neticesinde hayatını kaybeden sivillerin sayısı savaşın ilk yıllarında çok daha fazlaydı. Bu istatistik altı ay kadar önce tekrar tırmanışa geçmişti fakat nisan ayının başlarında yürürlüğe giren ve geçtiğimiz perşembe günü tekrar uzatılan ateşkes sayesinde yine düştü.

Söz konusu hava saldırılarıyla hastaneler, okullar, otobüsler, bir cenaze merasimi ve daha birçok nokta hedef alındı. Husi yetkililerin ve uluslararası yardım kuruluşlarının verdiği bilgilere göre 21 Ocak tarihinde Husilerin kontrol altında tuttuğu bir hapishaneye yönelik gerçekleştirilen hava saldırısında en az 70 kişi hayatını kaybederken düzinelerce insan da yaralandı.

ABD merkezli Silahlı Çatışma Konum ve Hadise Veri Projesi isimli STK’nın tahminine göre Yemen’de devam eden savaş boyunca bugüne kadar 15.000’i sivil olmak üzere 150.000 insan öldü. BM yetkilileri bu savaş nedeniyle “insan eliyle meydana getirilen en kötü insani kriz” ile karşı karşıya kalındığını ifade etti.

Sayın Biden geçtiğimiz yılın şubat ayında Dışişleri Bakanlığında yaptığı bir konuşmada, “tüm ikincil silah satışları da dahil olmak üzere” Yemen’de devam eden “saldırı operasyonlarına” verilen Amerikan desteğini keseceğini söyledi fakat bunun tam olarak ne anlama geldiği hususunda ne ABD başkanı ne de başka bir yetkili herhangi bir açıklama yapmadı. Yetkililerden alınan bilgilere göre bu hususta şu ana kadar atılan tek adım havadan-karaya atılan mühimmatlarının satışının durdurulması oldu.

The Washington Post tarafından kısa süre önce yayımlanan bir araştırmacı gazetecilik çalışmasında Yemen’deki hava saldırılarının Amerikan şirketleri tarafından geliştirilip satılan savaş jetleri ve Amerikan ordusu tarafından eğitilen pilotlar tarafından gerçekleştirildiği işlendi. Kaliforniya Üniversitesi bünyesindeki Burkle Uluslararası İlişkiler Merkezinde bir Orta Doğu uzmanı olarak görev yapan Dalia Dassa Kaye bu konuyla alakalı şunları söyledi: “Kesin bir şekilde ABD’nin oradaki operasyonları desteklemediğini söylemek biraz zordur. Bu endişe devam etmektedir zira hala bölgeye büyük miktarlarda mühimmat ve diğer teçhizatlar akmaktadır.”

Sivillerin ölümü ile sonuçlanan hava saldırılarında Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon tarafından kullanılan en ölümcül silahlardan birisi de Raytheon firması tarafından üretimi yapılan bombalardı. Dışişleri Bakanlığı bu spesifik bombanın satışını onayladığı için 2016’da dolaşıma giren dahili bir hukuk bildirisine göre bu onaya imza atan yetkililer teknik olarak savaş suçlusu olarak yargılanabilir.

Cenaze merasimi ABD bombalarıyla hedef alındı

2016 yılında bir cenaze merasimine gerçekleştirilen saldırıda bu bombaların kullanılmasının neticesinde 100’den fazla insanın ölmesinin ve yüzlercesinin de yaralanmasının ardından harekete geçen Obama yönetimi Raytheon tarafından Suudi Arabistan’a teslim edilecek 16.000 güdümlü füze anlaşmasını engelledi. Trump hükümeti ise Suudi Arabistan ve BAE ile ilişkileri güçlendirme politikası çerçevesinde bu silahların satışına tekrar izin verdi.

2014 yılında Yemen’in başkenti Sanaa’yı ele geçiren Husileri hızlı bir şekilde yenilgiye uğratacağını düşünen Veliaht Prens Muhammed bin Selman için bu ülke adeta bir bataklığa dönüştü.

Sayın Biden 2020 seçimlerinden önce yürüttüğü kampanyadan bu yana birçok kez ABD’nin Yemen savaşındaki dahlini sonlandıracağına dair sözler verdi. Virginia’da ikamet eden ve The Washington Post bünyesinde yazılar kaleme alan Cemal Kaşıkçı’nın Suudi ajanlar tarafından 2018’de katledilmesini de sert bir dille kınadı. Buna ilaveten Biden hükümeti geçtiğimiz yılın şubat ayında bir istihbarat raporuna dayandırdığı bilgiler neticesinde Kaşıkçı cinayetinin azmettiricisinin veliaht prens Muhammed olduğunu açıkladı.

Biden hükümetinin bu tavrına ve söylemlerine rağmen geçtiğimiz hafta sayın başkanın petrol zengini Suudi Arabistan’a bir ziyaret gerçekleştireceği ilan edildi. Sayın Biden, ABD ve müttefik devletlerin Ukrayna’yı işgal eden Rus Başkan Vladimir Putin’i boykot ettiği bir dönemde artan enerji fiyatlarını düşürmeye çalışmaktadır.

Başkanın bu ziyareti beraberinde bir takım siyasi riskleri de getirmektedir. Demokratlar ve hatta bazı Cumhuriyetçiler, Yemen’deki savaş ve Kaşıkçı cinayeti nedeniyle Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ı kınayan açıklamalar yaptılar.

Amerikalı yetkililerden alınan bilgilere göre Biden hükümeti aralarında Yemen savaşı da bulunan bazı meselelerde Suudi Arabistan’dan birtakım kazanımlarla geri dönerek bu ziyareti haklı çıkarmaya çalışacaktır.