Her cuma akşamı gündeme dair izleyicilerden gelen soruları yanıtlayan Alparslan Hoca, bir ilahiyatçı tarafından ortaya atılan oruç ertelenmeli teklifini değerlendirdi.
Koronavirüs salgını sebebiyle bu yıl oruç farziyetinin ertelenmesi gerektiği çağrısında bulunulan teklifte, gerekçe olarak orucun bağışıklık sistemini zayıflattığı öne sürüldü.
Sosyal medyada bazı kesimlerce gündeme getirilen konu hakkında açıklamada bulunan Alparslan Hoca, orucun ertelenmesini gerektirecek bir durumun olmadığını ve sağlıklı sağlıksız herkesin oruç ibadetini terk etmesine yönelik sunulan teklifin tamamen saçmalık olduğunu ifade etti.
Bir farziyetin kaldırılmasının basit bir husus olmadığının altını çizen ve "herkes haddini bilmeli, İslam fıkhı alimi olmayanlar, İslam fıkhına müdahale etmeye kalmasınlar" diyen Alparslan Hoca'nın soruya verdiği cevaptan öne çıkanlar şöyle;
Adının ilahiyatçı olması hiçbir şeyi değiştirmez. Tek kelimeyle saçmalamış. İlahiyatçı olması İslam fıkhını biliyor demek değildir.
Oruç Neden Ertelensin!
Oruç insanın tek başına tuttuğu bir ibadettir. Herkes kendi evinde orucunu rahatlıkla tutabilir. Yani 'oruç bağışıklık sistemini zayıflatırmış'. Bu gibi cümleler ile aslında hangi amaçları güttüğünü tahmin etmek zor değildir.
"Diyanet Bunun Yolunu Açtı"
Diyanet Teşkilatı, Cuma namazını önlemlerini alarak her camide 13 yaş altına ve 65 üstüne izin vermemek şartıyla, önlemlerini alarak maske, temizlik vs. ateş ölçülerek, cami içerisinde de seyrek durulmasını, tokalaşmamayı şart koşarak, hutbe ve farzı 10 dakikada bitirilebilirdi. Diyanet; bu şekilde cuma namazının kılınmasını söyleyeceğine tümden kaldırırsa, bu yolu açarsa, elbette ki böyle fıkıhtan anlamayan, kendini ilahiyatçı diye tanıtan belki de sadece bir din dersi öğretmeni, fıkhın zerresini bilmeyenler böyle konuşabilir. Çünkü diyanet bunun yolunu açtı. Böylelerine cesaret verdi.
Bir Farz Ne Zaman Terkedilebilir?
Şartları var. Böyle önlem alarak farzı yerine getirmek mümkünken, terk edemezsiniz. Yani önlem alarak yapmak mümkünse, onu yapmak zorundasınız. Ve benim kanaatimce önlem alarak yapmak mümkündü. Cuma’nın iptali kararı ilk çıktığında, Türkiye’de daha bir kişi bile ölmemişti. Bu kadar erken davranmanın alemi yoktu. Bir hafta bir haftadır. Yani bu kadar erken davranılmamalıydı. Ve halen bile bunun önlemini almak mümkün. İnsanlar hala yollarda geziyor. Daha yeni iki günlük sokağa çıkma yasağı getirildi. Yani şimdiye kadar herkes yollarda geziyordu. Yani bir tek camide tedbir alındığında 10 dakikada mı bulaşacak? Diyanet bunun önünü açtı. Ondan sonra da böyle konuşanlar da çoğaldı.
"Eğer kişi gerçekten hastaysa…"
Eğer kişi gerçekten hastaysa, bağışıklık sistemi çok kötüyse, iftarda ve sahurda yemeyle bağışıklığını kuvvetlendiremiyorsa ve çalışmak zorundaysa ve çalıştığı ortamda insanlarla beraber olmak zorundaysa belki o zaman o kişi için caiz görülebilir. Yani bağışıklığı çok kötü, kronik hastalığı var. Ve insanlarla beraber çalışmak zorunda. Belki böyleleri için şartları belirlenerek ertelenebilir. Ben şu anda aklıma gelen birkaç şartı söyledim. Üzerinde çalışılması lazım.
"Herkese genel fetva verir gibi konuşmak doğru olamaz"
Diyanet; üzerinde çalışmalıdır. Şartlarıyla söylenebilir böyle şeyler. Böyle hiçbir şart koşmadan herkese genel bir fetva verilemez. Yani bağışıklık sistemi gayet iyi olan insanlar var, çalışmayan insanlar var, kendi evinde oturabilecek, çalışmaması mümkün olan insanlar var. Veya bu hastalığı atlatmış, artık vücudu ona bağışıklık kazanmış zaten artık onun için tehlike olmaktan çıkmış olan insanlar var. Velhasıl birçok insan için oruç tutmanın hiçbir mahsuru yoktur. Herkese bu şekilde bir fetva veriyor gibi konuşmak doğru olamaz.
Herkes haddini bilmeli!
Bir kere herkes İslam fıkhının alimi değildir. İlahiyatlarda felsefe okuyarak İslam fıkhına müdahale etmeye kalkışılmamalı! Bu konu fıkıhla ilgili bir konu olunca felsefeciler değil, fıkıh alimleri konuşmalı.