Taha Akyol yazdı…
İktidarda üst düzey bir yetkili, yatırımcıları rahatlatmak için yargıda yeni adımlar atılacağını söylemiş. Sürpriz değil. Çünkü yatırımcının Türkiye’ye uzak durmasının sebeplerinden biri ‘heterodoks’ politikalarsa, diğeri ve daha önemlisi hukuka güvenin çoktandır sarsılmış olmasıdır.
Reuters’in haberi şöyle:
“Ajansa konuşan iki yetkili, ‘kısmen yabancı yatırımcıları rahatlatmak için yargı reformlarını hayata geçirmenin kritik önem taşıdığını’ söyledi. Yetkililer, ‘yeni kabinenin, yargı sistemindeki ‘algılanan hasarı’ onarmak için yakında adımlar atılacağına yönelik açıklama yapacağını’ da ekledi…”
Açıklama ne zaman yapılır, inandırıcı muhtevada bir açıklama mı olur, bilmiyoruz.
VOLKSWAGEN’İ KAÇIRMAK
Türkiye’ye yatırım yapmak üzere olan Volkswagen, “Türkiye’nin siyasi durumu” gerekçesiyle bundan vazgeçtiğini açıklamıştı. (24 Aralık 2020) Son yıllarda neler kaybettiğimizin tipik bir örneğidir bu. Umarım siyasi imajın ve hukukun ne kadar önemli olduğunu iktidar, dövize sıkıştığı bu zorlu dönemde daha bir görmüştürt.
Çünkü AB sürecinde ülke imajının iyi olduğu, evrensel hukuk yönünde reformlar yapıldığı ilk on yılın ivmesiyle 2017’e kadar 220 milyar dolar doğrudan yatırım geldi ülkemize. Bunu bizzat Erdoğan söylemişti. (14 Şubat 2020)
Ali Babacan’la Mehmet Şimşek’in tasfiyesi ve yerlerine Berat Albayrak’ın gelmesi, CB sistemine geçilmesine denk düşüyordu. Aynı zamanda heterodoks politikaların belirginleşmesi…
Ekonominin bozulması da hukukun bozulması da hızlanacaktı.
HUKUK KARNESİ
Şeffaflığın yaygınlaştığı bir çağda yaşıyoruz. Milyarlarca dolarları bulan yatırım sermayesi ve enstitüler, STK’lar elbette araştırmalar yapıyor. Yatırımcı bunlara bakıyor.
Avrupa Konseyi bünyesinde, Avrupa’nın en yüksek hukuk kurumu olan Venedik Komisyonu, CB sistemi hakkındaki raporunda, kuvvetler ayrılığının silikleştiğini, yargı bağımsızlığının ağır surette riske girdiğini bildiriyordu. (13 Mart 2017, no: CDL-AD(2017)005)
Uluslararası Hukuk Devleti İndeksi’nde “temel haklar” puanımız 2012 yılında 0.49 puandı, 2020 yılında 0.32 puana düşmüştü. (The World Justice Project Rule of Law Index)
Kişi başına gelirimiz de 12 bin dolardan 9 bir dolar civarına düştü!
Hukukla ekonomi arasındaki mekanik ilişki değil ama etkileşim açık değil mi?
Ben o sırada Hürriyet’teki köşemde “hukuk ekmektir” diye çırpınıyor, dikkat çekmeye çabalıyordum.
CB sisteminin bizi uçuracağını sanmıştık ama artık görüyoruz ki ülkeyi yatırım ikliminden uzaklaştıran yolun kilometre taşıymış, bugün ekonomik darboğaza girince anlıyoruz.
İşte, AK Parti iktidarın ilk on yılındaki doğru politikalardan uzaklaşmanın faturası: Dünyadaki payımızın 1980 seviyesine düşmesi, dış açığımızın yıllık 120 milyar dolara doğru gidiyor olması…
REFORM NİYETİ?
Sermaye getirmeleri için Mehmet Şimşek Bakanlığa, Gaye Erkan Merkez Bankası başkanlığına atandı. Fakat Şimşek’in karşısına ‘heteredoks’ Kavcıoğlu’nu atamak, güven sarsıcı oldu.
Reform kararlığını sarsacak her tavırdan sakınılmalıdır.
Şimşek’in düşündüğü “rasyonel” politikaları hayata geçirme konusunda, hem program hem kadro olarak tam yetkili olması lazım ama bu bile yetmez. On yıldır gerileyen, son beş yılda büsbütün sarsılan “hukuk güvenliği”ni sağlamak lazım.
Adalet Bakanlığına Bekir Bozdağ’ın atanması hukuk, adalet, reform söyleminin bile rafa kalkması olmuştu.
Şimdi “yabancı yatırımcıları rahatlatmak” için yargı reformu düşünülüyormuş; Reuters’ın haberi… İnşallah diyorum.
SÖZDE Mİ ÖZDE Mİ?
Gerçek bir hukuk ve yargı reformu mu, YOKSA mahallİ seçimlere kadar biraz sermaye getirecek bir iki değişiklik mi? Kaygılıyım… Dört yıl önce, Beştepe’deki görkemli törende “hakimlere coğrafi teminat getireceğiz” denilmişti. (30 Mayıs 2019) Hâlâ yapılmadı.
Bugün Türkiye’de AİHM kararlarını uygulamayan hiçbir sistem, hukuk devleti güveni yaratamaz. Yatırımcıya da güven veremez.
Şimşek “uluslararası normlara uygunluk” diyordu, değil mi?.
Modern devletin iyi yönetilebilmesi için temel ilkeler olan kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, bağımsız Merkez Bankası, bağımsız Düzenleme ve Denetleme kurulları, yüksek liyakate sahip kamu kadroları… Bunları gerçekleştirmeden gelişmiş ülke, zengin toplum olmak imkansız.