Elif Çakır yazdı.
Partisinin grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sicilleri onlarca suç kayıtlarıyla dolu kriminal kişilerin cezaevinde olmaları gerekirken halkın arasında serbestçe dolaşmalarının “infaz yasasındaki boşluklardan” kaynaklandığını açıkladı.
Erdoğan yaptığı bu önemli tespitten sonra “Suçu önlemeden, suçla ve suçlularla mücadeleye, yargılamalardan infaz ve ıslah sistemimize nerede boşluk varsa mutlaka hal yoluna koyacaklarını, bu sorunların çözümü için bir dizi düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu” söyledi.
İtiraf etmeliyim ki Erdoğan her zaman ki gibi çok iyi konuştu, yine çok muhteşemdi. Milletinin sesine kulak verdiğini, vatandaşlarının sokakta, evinde, iş yerinde hiçbir endişe duymadan hayatlarını güvenle sürdürmelerini sağlamak için yapılması gereken her şeyi yapacaklarını… En üst perdeden, en kararlı ses tonuyla, sorunu çözmek için neşterin “zaaf emniyet teşkilatındaysa emniyet teşkilatına”, “sorun adalet sistemindeyse adalet sistemine” vurulacağının ve “Allah’ın izniyle bu sorunun da çözüme kavuşturulacağının” garantisini verdi.
Önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir önceki gün Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve AK Partinin Sözcüsü Ömer Çelik yaptıkları konuşmalar öyle bir fotoğraf ortaya koyuyorlar ki… 3 ay önce gerçekleşen genel seçimlerde adaletten ekonomiye ülkeyi bir enkaza dönüştüren ANASOL-M’den iktidarı devralmışlar ve çiçeği burnunda iktidar olarak şimdi tek tek sorunları çözmek için adım atıyorlarmış gibi konuşuyorlar.
Sorunlarla aralarında asla bir bağ yok.
Son dönemde artan şiddet ve cinayet sorunlarının iktidarlarını ilgilendiren bir tarafı yok.
2020 yılında hükümlü çete liderlerinin, kasten yaralama, adam öldürme, insan ticareti, göçmen kaçakçılığı, hırsızlık, zimmet, uyuşturucu, yağma gibi ağır cezaları gerektiren suçlardan yatan kriminal kişilerin tahliye olmasının önünü açan, halkın arasında elini kolunu serbestçe sallaya sallaya dolaşmasını sağlayan İnfaz Yasasındaki düzenlemeleri AK Parti ve MHP değil de ANASOL-M hükümeti yapmış…!
İnfaz Yasasında, suçtan ziyade suçluyu, suçlunun oluşturduğu tehlikeyi göz ardı ederek, iktidarın cezaevinden çıkmasını istemediği mahkumların faydalanamayacağı türden değişiklikleri AK Parti yapmamış gibi…
Muhalefet partilerinin üyelerinin, ülkemizin saygın tüm hukukçularının “bu düzenleme ile kriminal suçlular toplum arasına girecekler ve yeniden suç işlemeye devam edecekler. Kanunlaşacak olan infaz düzenlemesi denetimli serbestlik ile dışarıda olanları dahi denetimsiz hale getiriyor, vahim sonuçlar doğuracak” uyarılarına, itirazlarına kulak tıkayan AK Parti değilmiş gibi…
Oysa bu sonucun çıkacağı 2020 yılında belliydi. Ceza hukukçusu Prof. Dr. Adem Sözüer verdiği bir mülakatta Prof. Dr. İzzet Özgenç ve Prof. Dr. Mahmut Koca ile birlikte infaz paketine ilişkin hazırlardıkları 15 sayfalık bir değerlendirme raporunda bunları tek tek anlatmışlardı.
Raporda infaz yasası çıktığında şu durumda olanların tahliye edileceği yazılmış: “İnsan ticareti, göçmen kaçakçılığı, neticesi sebebiyle ağırlaşan yaralama, kasten yaralama sonucu ölüme neden olma, yağma (gasp), hırsızlık, rüşvet, zimmet, irtikap vb. gibi oldukça ağır cezaları gerektiren suçlardan mahkum olanlar, mahkum oldukları cezanın yarısını infaz kurumunda çekecek iken; bir kadına söz atan veya cinsel amaçlı olarak saçını okşayan ya da bir kimsenin kişisel verilerini kaydeden yahut başkasıyla yaptığı telefon konuşmasının içeriğini diğerinin rızası olmaksızın ifşa eden kişiler mahkum oldukları cezanın üçte ikisini infaz kurumunda çekecektir.”
Kanun teklifindeki çelişkileri, tutarsızları madde madde anlatmışlar hatta verdikleri rakamlar bile vardı:
“Avrupa ülkelerinde her 100.000 kişide ortalama 100 kişi ceza infaz kurumlarında bulunmaktadır. Dünyada bu oran 100.000 kişide 146’dır. Bu oran Türkiye’de ise 100.000 kişide 350’dir.”
Şimdi iktidar yetkilileri çıkıyor ve dün bütün bu uyarılar yapılmamış, iktidara daha dün gelmişler gibi adalete olan güveni tesis edeceklerini, yargıya ilişkin toplumda cezasızlık algısının oluşmasına müsaade etmeyeceklerini, kadınlarımızın sokaklarda rahatça hareket etmesi için ne gerekiyorsa yapacaklarını söylüyorlar.
AK Parti’nin Sözcüsü Ömer Çelik’in şu sözleri 22 yıldır iktidarda olan bir partinin sözcüsünün açıklaması gibi mi duruyor: “Bu eylemleri gerçekleştiren kişilerin bu süreçlerin içerisinden nasıl tekrar çıkabildikleri, tekrar bu eylemleri üst üste işleme konusunda, bu zemini nasıl bulabildiklerini en derin şekilde incelediğimizi ifade etmek isterim.”
En derin şekilde inceleyecekler, İnfaz Yasasındaki boşlukları bulacaklar, milletten gelen eleştirileri dikkate alacaklar ve sokakların güvenliğini sağlayacaklar.
Kamuoyunda “cezasızlık” algısının oluşmasında hiçbir sorumluluğu olmayan AK Parti iktidarı gerekli düzenlemeleri yaparak, atılması gereken bütün adımları atarak kamuoyunda oluşan “cezasızlık” algısının ortadan kalkmasını sağlayacak!…
Şimdi gelelim benim “yeni cezaevleri mi yapılacak” sorusunu sormama neden olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözüne…
Erdoğan diyor ki “Kamuoyunda oluşan ‘cezasızlık’ algısına karşı ‘infaz ve denetimli serbestlik’ uygulamalarında gerekli düzenlemeleri yapacağız. Böylece suç işleyen herkes cezaevine girecek!”
Onlarca suç kaydı olan kişiler ceza alsalar bile cezalarının infaza dönüşmemesinin, cezaevine girip çıkmalarının sebebi cezaevlerinde yer olmayışı değil mi?
Türkiye bugün Avrupa Konseyi’ne üye ülkeler arasında 350 binin üzerinde kişi ile mahkum ve tutuklu sayısının en yüksek olduğu ülke.
Cezaevlerinde yer yok. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç “Cezaevi dolu diye bir suçlunun cezaevine alınmaması gibi bir durum söz konusu olamaz” diyor. Adalet Bakanı sözlerinde haklı aynı zamanda cezaevlerinin kapasitesinin üzerinde dolu olduğunu da kabul ediyor.
Cezaevleri kapasitesinin üzerinde dolu bir ülkede iktidar suç işleyen herkesin cezaevine girmesini nasıl sağlayacak?
Umarım iktidar hukuk devletinden uzaklaştığımız için ülkemizde bu vahim tablonun oluştuğunu kabul eder ve artık hukuka, adalete döner.