Yenidoğan Davası'nın üçüncü duruşması bugün başladı. Davada "örgüt lideri" olduğu iddia edilen Medisense şirketinin sahibi Fırat Sarı, savunmasına intihar eden İlker Gönen’i anarak ve gözyaşları içinde başladı. Sarı, davada bir avukatın "Bu karanlık örgüt bebekleri öldürdü" şeklindeki söylemine sert tepki göstererek, "İlker’i bu baskılar öldürdü. Buradaki hiçbir arkadaşımızın psikolojik durumu iyi değil. Eğer bir kişi daha hayatını kaybederse, sorumlusu bu avukattır ve bu ‘katil’ suçlamalarıdır." ifadelerini kullandı.
Medicine Hastanesi’nin Soruşturmadan Çıkarılmasını Açıkladı
Fırat Sarı, davada adı geçen hastanelerin yalnızca dosyada bulunanlardan ibaret olmadığını belirtti. Uzun yıllar Özel Bağcılar Medicine Hastanesi’nde görev yaptığını hatırlatan Sarı, hastanenin sahibi Yusuf Elgörmüş ile şahsen görüşüp anlaşarak hastanenin soruşturma kapsamından çıkarıldığını söyledi. Sarı, “Bu soruşturma sırasında Medicine hastanesi dosyadan çıkarıldı. Ben, hastane sahibi Yusuf Elgörmüş ile yüz yüze görüşerek anlaşmaya vardım. Kamera kayıtlarımız da mevcut. Ama nedense bir direktif ile Medicine hastanesi soruşturmadan çıkarıldı. Peki, neden çıkarıldı? Savcıya başka hastaneleri de belirttim ama ‘Çok işim var, sonra konuşuruz’ dedi. Hiç kimse bu konuda bir şey duymak istemedi." dedi.
CİMER Şikayetinin Kolluk Tarafından Yazıldığını İddia Etti
Sarı, soruşturmanın başlangıcına yol açan CİMER şikayetinin, Deniz Korkmaz tarafından yazılmadığını, aslında kolluk kuvvetleriyle birlikte hazırlandığını iddia etti. “Deniz’in polisle temas kurduğunu biliyorum. Onun dilinden ne söyleyeceğini ve nasıl cümleler kuracağını tahmin ediyorum. Sol-sosyalist bir örgüte üye birinin yazacağı tarzda değildi o metin. Deniz, siyasi davalarında bir adım öne geçebileceğini düşünerek polisle birlikte bu şikayeti yazdı” diye konuştu.
İtirafçıların Kollukla Birlikte Hareket Ettiğini Öne Sürdü
Sarı, itirafçı olan Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök'ün de kolluk kuvvetleriyle yakın ilişki içinde olduğunu ileri sürdü. Gök’ün, suç işlemek amacıyla aralarına gönderildiğini belirten Sarı, Taşçı'nın da soruşturmadan diğerlerinden önce haberdar olmasının, onun da polisle birlikte hareket ettiği izlenimi verdiğini söyledi.
Teftiş Kurulu Raporunu 'Paçavra' Olarak Nitelendirdi
Fırat Sarı, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu tarafından hazırlanan 26 sayfalık rapora da tepki gösterdi. Sarı, Karakoç bebeğin otopsi raporunun bulunmasına rağmen, uzman görüşlerinin iddianamede yer almasını eleştirerek, “İhmalle kasten öldürme suçlamasının dayandırılması doğru değil. Teftiş raporunu ‘paçavra’ gibi görüyorum. Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı detaylı otopsi raporunun ardından gerçekler ortaya çıktı. O rapor olmasaydı, tüm kariyerim çökerdi.” dedi.
Savcılığı Bebeklerin Ölümüne Müdahale Etmemekle Suçladı
Sarı, soruşturma ve teknik takip sırasında 10 bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti ve savcılığın bu bebeklerin öldürülmüş olabileceğini düşündüğü halde herhangi bir müdahalede bulunmamasını sorguladı. “Eğer 10 bebeğin ölmesinin sorumlusu varsa, o savcıdır.” şeklinde konuştu.