Hızla tırmanan konut fiyatları, 2008’de yaşanan mortgage depreminin ardından dünyayı sarsan finansal krizin bir benzerinin yaşanabileceği yönündeki korkuları artırdı. Salgınla boğuşan Merkez Bankaları yeni stratejiler belirlemeye çalışıyor.
Dünyanın birçok ülkesinde yükselen ev fiyatları, merkez bankalarının salgın desteğini dizginleme becerisi için yeni bir test olacak.
Salgın teşviklerinin çok yavaş geri çekilmesi, gayrimenkul fiyatlarının daha da şişmesi ve uzun vadede finansal istikrar endişelerinin kötüleşmesi riskini taşıyor. Desteği çok sert geri çekmenin de konut fiyatlarını düşük gösterip piyasaları sarsarak pandemiden sonra başlayan ekonomik toparlanmayı tehdit edeceğinden korkuluyor.
Konut (mortgage) krizinin tetiklediği 2008 küresel finansal krizinin anıları hâlâ tazeyken, yükselen ev fiyatlarının nasıl kontrol altında tutulacağı, varlık alımlarını yavaşlatmayı ve hatta faiz oranlarını yükseltmeyi tartışan bazı merkez bankalarının önünde yeni bir sınav olarak duruyor.
Tahvil alım programlarını daraltmayı tercih eden ABD Merkez Bankası (Fed) yetkilileri, bunu yapmak için neden olarak artan konut fiyatlarını gösterdi. Özellikle konut talebini canlandıracağı endişesiyle ipoteğe dayalı menkul kıymet alımlarını dikkatle izliyorlar.
Yeni Zelanda, Güney Kore ve Kanada merkez bankaları da bu konuda yeni politikalar belirlemeye çalışıyorlar. Konut fiyatlarını artırmadaki rolü nedeniyle eleştirilere maruz kalan Kanada Merkez Bankası, daha az genişlemeci bir politikaya geçen ilk merkez bankalarından biri oldu.
Geçen ay Güney Kore Merkez Bankası, gayrimenkulün “önemli ölçüde pahalı” olduğu ve hane halkı borcunun geri ödenmesi yükünün arttığı konusunda uyarıda bulundu. Avrupa Merkez Bankası da bu ay enflasyon hedefini yükselterek, ek enflasyon ölçümlerinde konut maliyetlerini de dikkate alacağını açıkladı. İngiltere Merkez Bankası ise ülkede yükselen konut fiyatları konusunda tedirgin olduğunu belirtti.