İşte Furkan Nesli Dergisi 87. sayıda yer alan “Zevki Uğruna Koca Şehri Yakan Neron’ başlıklı yazı;
Roma çıra gibi yanıyordu. Halk büyük bir telaş içerisinde şehir dışına kaçmaya çalışıyordu. Şehrin dışında yüksek bir yere yapılmış olan muhteşem sarayının balkonundan manzarayı seyreden Roma İmparatoru hiç de üzülmüş görülmüyordu. Yanında bulunanlara, yanan şehri gösteriyor, “Ne muhteşem manzara değil mi?” diyordu.
Halkın kıpırdanmaya başladığını gören Neron, onlara gözdağı vermek istemişti. Fakat yangının bütün Roma’yı kasıp kavuracağını hesap etmemişti. Ne var ki hiç de pişmanlık duymuyordu. Bilakis eline geçirdiği Lir’i çalarken kendine göre ‘eşsiz san’at şahâseri’ şarkılarını söylüyordu.
Neron on senede imparatorluğun mutlak hâkimi olmuştu. Tarihlerin kaydettiği en namlı diktatörlerden olmak için neler yapmamıştı ki...
Annesi, Agrippine oğluna, dolayısıyla kendisine Roma’nın idaresi yolunu açmak için imparator Claudius’la evlenmiş ve oğlu Neron’u evlatlık olarak kabul ettirmişti. Neron böylece evlatlık olarak da olsa saraya adımını atmıştı. Neron daha sonra üvey kız kardeşi olan imparatorun kızı Octovia ile evlenmişti.
Annesi ile el ele vererek idareyi ele geçirmek için plânlar yapıyorlardı. İlk olarak imparatorun öz oğlu ve varisi Britannicus’u ikinci plâna itmişler ve kendilerine mani olabilecek idarecileri işbaşından uzaklaştırmışlardı.
Annesi imparatoru zehirleyerek öldürünce kendisini imparatorluk yolunda tek başına giden şahıs olarak bulmuştu. İmparatorluk muhafızlarını çoktan elde etmişti. Senato da imparatorluğunu tasdik etmek mecburiyetinde bırakılmıştı. Böylece Neron 17 yaşında Roma’nın imparatoru oluverdi.
Neron’un annesi oğlunu kukla gibi kullanarak idareyi ele geçireceğini düşünüyordu. Neron da öyle göründü, fakat el altından bütün kilit noktalara kendi adamlarını getirmeye başladı.
Bütün ipleri eline geçirdiğine inanan Neron, rakiplerini teker teker temizlemeye başlamıştı. Üvey kardeşi Britannicus’u, eski imparatorun kızı olan 1. karısını, zulmüne karşı çıkacak kimsenin kalmadığına inandıktan sonra da öz annesini öldürttü. Artık Roma’da bir işkence, zulüm ve despotluk devri başlamıştı.
Neron kendisini aşırı sefahate kaptırmıştı. Yakınlarıyla gece gündüz durmadan eğlence başından ayrılmıyordu. Har vurup harman savurmasına hazinenin gücü daha fazla dayanamamış ve kısa zamanda tamtakır hale gelmişti. Bunun üzerine Neron ilk önce paralarda hile yapmaya başladı. Daha sonra bütün servetlere el koydu. Vergileri artırdıkça artırdı.
Neron kendi kendisine ünvanlar vermeye başladı. Sanatçı görünmek istiyordu. İmparatorluğun her köşesinde hâkim olan kargaşa umurunda bile değildi. O hiçbir şey olmamışçasına çılgınca eğlencesini devam ettiriyordu.
Şikayetçi olanları ve kendisine muhalefet edenleri aç aslanlara attırıyordu. Neron’un zulmü arttıkça, halkın tepkisi azalacağına gittikçe büyüyordu.
Senato komiseri Vindex’in liderliğinde bir muhalefet grubu teşekkül etmişti. İşte bu grubun çalışmaları üzerine birdenbire ülkenin her tarafına yayılan bir ayaklanma patlak verdi. İspanya Umûmî Valisi Galba’nın da bu harekete katılması üzerine Neron dehşete kapıldı. Artık her taraftan ayaklanma haberleri gelmeye başlamıştı. Afrika lejyonları da başkaldırmışlardı.
Bu hareketleri gören senato, Neron’u halk düşmanı ilan etme cesaretini göstermişti. Bunun üzerine Neron hiçbir tutunacak dalı kalmadığını gördü ve kıyafet değiştirerek Roma’dan kaçıverdi.
Bir azatlı köle vaktiyle kendisine çok işkence eden Neron’un kaçtığını görmüş ve peşine takılmıştı. Neron tam kurtulduğunu zannettiği anda eski kölesi karşısına dikildi. Kölenin elindeki kılıcı görünce dehşete kapıldı ve yalvarmaya başladı. Neyi var neyi yoksa vereceğini söylüyordu. Kölenin ayaklarına kapanmıştı. Fakat eski kölesi onu dinlemedi ve kılıcıyla Roma’nın bu zalim idarecisini parçaladı. (9 Haziran 68)
Halk Neron’un öldüğünü duyunca henüz teskin olmamış öfkelerini onun Colosseum yakınına dikilmiş olan muhteşem heykelinden aldı. Neron’un heykeli kısa zamanda paramparça edildi. Heykelden tek bir parça bile kalmadı...*
*Burhan Bozgeyik’in “Meşhurların Son Anları” adlı kitabından alıntı yapılmıştır.