Zerzevan Kalesi’nde ‘eleştirel sanat perfonması’na gözaltı: Beru bu topraklara ait, ama bu cisim bu coğrafyaya ait değil
“Gökyüzüne bak ayı görürsün” yazılı metal bloklar Zerzevan Kalesi’nde düzenlenen gökyüzü şenliği etkinliğine yerleştirildi. Bunun kültür asimilasyonu olduğunu savunan performans sanatçısı Adem Bulut’un performansı jandarma tarafından engellendi
Geçen şubat ayında ilk olarak gizem yaratılarak Göbeklitepe‘de kurulan ve üzerinde Göktürk Alfabesi ile “Ay’ı görmek istiyorsan gökyüzüne bak” yazılı metal bloklar gündem oldu.
Ardından AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları ile Milli Uzay Ajansı tanıtımları çerçevesinde hazırlandığı ortaya çıktı.
Türkiye Ulusal Gözlemevi’nce yaklaşık 22 yıldır düzenlenen Ulusal Gökyüzü Gözlem Şenliği etkinliği 2-4 Eylül tarihleri arasında UNESCO Geçici Tarih Mirası Listesi’nde yer alan Zerzevan Kalesi’nde gerçekleştirildi.
İlk olarak Göbeklitepe‘ye konulan metal bloklar UNESCO Miras Listesi’nde bulunan Zerzevan Kalesi‘nde düzenlenen gökyüzü şenliği etkiliğinde konuldu.
Performans sanatçısı Adem Bulut “Şey ve Şeytan“ adını verdiği perfonmans ile tepkisini ortaya koydu. Perfonmansı jandarma jandarma tarafından engellendi.
Bulut, kısa süreli gözaltına alınıp karakolda ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.
“Kültürsüzleştirme politikası uygulanıyor”
Perfonmans öncesi Diyarbakır’ın Çınar İlçesi’nde bulunan meşe ağaçlarından beru (meşe palamudu) toplayan Bulut, topladığı meşe palamutlarını metal levhanın etrafına daire olacak şekilde yedi küme biçiminde topladı. Ardından aynı etrafından dolanırken topladığı meşe palamutlarını levhaya doğru attı.
Yaptığı sanat perfonmasına dair görüştüğümüz Adem Bulut, kendi kişisel itemi ile hareket ettiğini ve bu şekilde yola çıktığını söyledi.
Şeytan taşlama sırasında ortada bir şeytanın olmadığını ama temsili bir cismin olduğu hatırlatmasında bulunan Bulut, yaptığının sanat olduğunu tarihi bir alana ait olmayan bir şeye itiraz da olduğunu belirtti.
Göbeklitepe ve Zerzevan Kalesi’nin yalnızca Kürt tarihi açısından değil, daha da önemlisi insanlık tarihi açısından çok önemli olduğuna dikkati çeken Bulut, “Beru bu topraklara ait bir bitkidir. Bu coğrafyaya aittir. Ama bu cisim bu coğrafyaya ait değildir. Kürt şehrinin tarihinin içinde yer alan anıtsal alanın içine müdahale edilen bir yer var. Bu sistem eli ile yapılmış bu da ben de bir rahatsızlık yarattı. Ben bir sanatçıyım hislerim ve sanatım ile tepki veriyorum. Bu tarihi yapıya izin alınarak bir şey yerleştirilmiş. Ve buranın tarihi dokusu ile örtüşmeyen buradaki dil ile örtüşmeyen bir şey bu. Bu toprakların dillerinden herhangi biri ile yazılsa anlaşılır olabilirdi. Bakın burası UNESCO Dünya Geçici Miras Listesi’ndeki bir alandır. Buraya çivi dahi çakılmaması gerekiyor. Ama birileri bir metal levha getiriyor ve bu topraklara ait olmayan bir dil ile ‘Gökyüzüne bak ayı görürsün’ diye yazıyor. Sistem eli ile yapılıyor ve bu coğrafya zaten sömürge alanı, kültürüne de kültürsüzleştirme politikası uygulanıyor. Bu beni rahatsız ettiği için bu sanat perfonmasını gerçekleştirdim” diye konuştu.
“Perfonmansın kültüründe izin almak diye bir şey yok”
Tarihi alanlara yapılacak her türlü tahribata karşı olduğunu dile getiren Bulut, “Tarihi alanlar kültürleri vb. hepsi korunması gerekmektedir. İzin almadan çivi dahi çakılamayacak alanlara bunların yapılmasını doğru bulmuyorum” dedi.
Adem Bulut, sözlerini şöyle sürdürdü:
Devlet prosedörü dahi istediği şekilde müdahale edemeyeceği gerçeği var. UNESCO’nun bir tepkisini vb. araştırdım birşey göremedim. Sivil Toplum Kuruluşları, Sanat kurumları bunu da eleştirmemiş. Eleştiri görmeyince bunu eleştirmek istedim. Ve öncelikle 8 Eylül’de video perfonmasımızı kayda aldık. Ardından izleyicilerin de olduğu perfonmasımızı 9 Eylül’de gerçekletirmeye çalıştık. Fakat jandarma bize müdahalede bulundu. Ve iznimiz olup olmadığını sordu. Perfonmansın kültüründe zaten izin almak diye birşey yoktur. Eleştireceğimiz şey için bir de izin mi alacağız! Biz bu şekilde yanıtımızı da verdik. Ardından karakola jandarma aracı ile götürüldük ve sözlü ifademiz alındı. Yazılı bir işlem yapılmadan bizi karakoldan serbest bıraktılar.
“Dil varlığımızın kanıtıdır” Kürtçeye dair de değerlendirmelerde bulunan Bulut, “Kürtçeye dair yasak yüzyıldır var. Sanata ve perfonmasa dair yasaklar da son günlerde yeniden artıyor. Yasaklar Kürdün tarihinde dönem dönem azalır ve artar. Yasakların artma ve azalma nedenleri bellidir. Eğer siz onlar ile aynı şeyi söylemiyorsanız yasaklanıyorsunuz” ifadelerini kullandı. Sözlerine bir örnekle devam eden Bulut, “Diyarbakır’da Feqîyê Teyran yılı etkinlikleri vb yapıldı. Burada Ezîdî inancına göre kutsal olan Melek-i Tavus’u tarif biçimleri ‘Türk mitolojosinde önemli yeri’ şeklinde bir tanımlama yapmışlardı. Yasaklar kısacası siz onların söylemlerini kullanıp kullanmanızda belirleniyor. Bizim için bu yüzden çok önemlidir” “Dil varlığımızın tek kanıtıdır” diyen Adem Bulut, son olarak şunları söyledi: Roma Tarihi’nde burası bir garnizon olan Zerzevan Kalesi bugün dünyaya mal olmuştur. Kürt şehirlerinin tarihi için çok önemli bu alanlar insanlığa mal olmuş. Burası da Kürtlerin coğrafyası ama Kürtlerin olamıyor. Ve buralar Türklere mal edilmeye çalışılıyor. Bu toprakların mirasında bulunan alanlara bu şekilde müdahaleler kültürel bir asilasyondur ve buna karşı tepkiler gösterilmelidir. İzin alınarak buraya birşey konuşması buraya zarar veribileceği anlamı çıkmamalıdır. Ben sorguladım ve sorguladığımız için rahatsız oluyorlar.